26 Şubat 2014 Çarşamba

Acı kayıp


Bugün çok sevdiğim bir üniversite arkadaşımın babasını kaybettiğini öğrenmiştim ki üstüne bir de muhteşem gitar virtüozu  Paco de Lucia'yı da kaybettiğimiz haberi geldi... 

Flamenko konusunda grand master bir isimden bahsediyoruz, tanımayanlar bile onu tanıyor aslında... Levent Yüksel'in efsane Med Cezir albümünde çok sevdiğim Tuana bir Paco de Lucia bestesidir misal...


Canlı izlemeyi çok fazla istediğim isimlerdendi, arada sessiz sedasız İstanbul'a da gelip gitmişliği olmuştur ama denk gelemedik. :(

Sizleri rahmetlinin anısına 76 senesine götürmek isterim. 


25 Şubat 2014 Salı

Günün döngüsü


Gökhan Türkmen'in bu Joy akustik performansı oldu ki kendisini jenerik bulduğum konusunda çokça eleştiri yapmıştım aslında... Nağmeli vokal ve nakarat seçimi konusunda bu ve son klip parçası "Çatı Katı"nı beğendim. Burada da brass eksikliği hissettim; bir de ne yalan söyleyeyim klavye aranjmanı da bana biraz kel alaka geldi. Gitar aranjmanı güzel olsa da bazı noktalarda çiğ kalmış sanki, lakin vokal ve niyet çok iyi... En kötü popumuz böyle olsun...

Ah acıyor bak canım bazen
Ama gel diyemem gelme hiç diyemem
Yar dönüyor bak tüm aşklarım bazen

Sen de dön diyemem yanma hiç diyemem
Yan sen
Bir ses gibi herkes gibi dünler gibi yan
Geçtiğin tüm hayaller gibi düşler gibi yan
Git ne yapıyorsan ben nasılsa görmeyeceğim
Sonra geri dönme ölsen dönmeyeceğim...


23 Şubat 2014 Pazar

Jobim


Bir tarafta tüm Dünya'ya damgasını vurmuş bir isim olan Frank Sinatra olsa da diğer tarafta en az onun kadar saygıyı hak eden ve belki de yaşama sebebi müzik olan bir adam: Antonio Carlos Jobim. 

Brezilyalı müzisyen hakkında benim burada söyleyeceğim tek şey, müzik aleminde Bossanova'nın yaratıcılarından biri olarak anılır. Daha fazlasını araştırmanızı ve dinlemenizi öneriyorum.

İyi pazarlar olsun...


21 Şubat 2014 Cuma

İkili ilişkiler ve insaniyet


İlişkilerin en belirleyici, en hassas noktasıdır bence insaniyet ve eğer ki bir ikili ilişkide bitmişse o ilişki de Almanlara katılan Osmanlı gibi yenilmiş sayılır, bitmiştir...

Daha önce post etmiştim ama bugün daha da anlamlı... Çok sert mesajlar, ben bu kadar sert olamam ama hissiyatıma da yakın bir yandan...

Huzur içinde yatsın bir ilişkim daha...

20 Şubat 2014 Perşembe

Para hayatı satın alamaz


Bob Marley, paylaşmakta olduğum son konseri Dortmund dönüşünde Miami'ye zorunlu iniş yapar. Hemen apar topar hastaneye kaldırılır çünkü parmağından bacağını saran deri kanseri artık baş edilemez bir hal almıştır. Orada çok sevdiğimiz, kayıtlı 13 çocuğundan biri olan Ziggy'ye bu lafı eder Marley: "Para hayatı satın alamaz."

Sahneye paylaşmış olduğum Natural Mystic parçasıyla çıkar, aslında çıkmakta zorlanır çünkü çok acı çekiyordur. Wailers üyelerinin "Marley" çağrıları eşliğinde fişek gibi sahneye çıkar ve yaklaşık 1 saat 50 dakikalık inanılmaz bir konsere imza atar. Tüm konser youtube'da yer alıyor, öneririm izlemenizi.


Dünya seni tanıdığı için çok şanslı, bense seni canlı göremediğim için kendimi şanssız hissediyorum ilahi insan!



Teori vs. Pratik



Eminim hepimizin günümüz deyişiyle "fail"ı teoride bildiğimiz, öyle olması gereken apaçık bir duruma karşı pratikte onu kabul edemeyip duygularımıza çokça yenilmişizdir. Duygusallıktan gelen ne insansı fail ama...

Bugün Bukowski imzalı yandaki yazıyı okudum ve kendim için teoride ne kadar doğru dedim. Lakin dostlar pratikte maalesef o işler öyle olmuyor... 

Candan Erçetin'den aklıma düşen ama aslı olan,yaklaşık 1 sene önce kaybettiğimiz Ayten Alpman ile çok daha kıymetli bir şarkıyı paylaşmak istedim. Parçada Teori vs Pratik durumu yaşıyor ama açı biraz ters tabi... Parça bir dönemin modası olarak aranjmanı Meksikalı Armando Manzanero'nun Adoro isimli eserine aitmiş; sözler ise Ümit Aksu'ya... 

En olmak istediğim dönemlere, 70'lere götürüyor parça... Tabi duygusuyla da incitmiyor değil... 


İçim bileylenir...


Nasıl bir betimlemedir; buradan Kayahan'ın aslında ne kadar iyi bir bestekar olduğunu anlayabilirsiniz. Bir döneme ciddi damgasını vurmuş, benim de çocukluğumun müzisyenlerinden biridir. Kendisiyle fotoğrafım bile vardır... 

"Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün bir yerde buluşuruz” sloganıyla 91 yılında çıkarttığı ilk solo ve satış rekorları kırdığı Yemin Ettim isimli albümün parçasıdır, Sarı Saçlarından Sen Suçlusun. Parçanın şiir bölümünde şu şiiri okur Kayahan, kaybedişi kabullenmeyişin tüm yoğun duygusuyla:

Bu kaçıncı çalınışı kapımın 
Bu kaçıncı sen değilsin başkası 
Peşimde mazinin ayak sesleri 
Nelerden vazgeçiyoruz bir düşünsene 
Kırık kalpler üstüne kuruyoruz bir seyi 
Bu kalleşlik belki bana yakışmıyor ama 
Sarı saçlarından sen suçlusun.


Romanlar ve müzik


Çoğumuz kendimize yediremeyiz; o arabesk gelen bol nağmeli roman dünyasını... Lakin ben çok seviyorum, bir utancım da olmadığı gibi aksine sonsuz saygıyı hak ettiğini düşünüyorum. Enstrümana hakim olmak nedir, onlar size çok net gösterir... Bakın mesela Hasan Gözetlik, paylaştığım performansta trombona duygusunu üfleyen müthiş insan, enstrümanına adeta meydan okuyor. 

Onlar kendilerini bildiklerinden beri müzik etraflarında oluyor, sonra da bir yaştan sonra başlıyorlar enstrümanı kurcalamaya. Ardından da duygularını yansıtıyorlar, duyguları da genelde hüzünlü ya da oynak. :)

Böyle çalmak hiç ama hiç kolay değil, bilesiniz... Kendisi trompet de çalabiliyor bu arada!


İnsan her şeye dayanır aslında


Her şeye alışır, her şeye dayanır insan; her ne kadar yoğun yaşadıklarımız bize tam aksini düşündürse de... Sadece bazı şeylere dayanmak çok fazla zor o kadar... 

Yine Türkiye'nin en büyük müzik insanlarından, Fatih Erkoç'tan bir parça aklıma düştü... Erkoç da parçada her şeye dayanabileceğini ancak bir şeye dayanamayacağını söylemiş. 

Klibin başına dikkat, müziğe 5 yaşında başlamış ve Ney hariç hemen hemen her enstrümanı çalabilen bir kişiden bahsediyoruz, respect!




19 Şubat 2014 Çarşamba

Başka bir şey istemem


Bilenler biliyor, dün küçük bir geniz eti operasyonu geçirdim. İyi geçti ve 1 gece hastanede yattıktan sonra, koca tamponlu burnum ve al yanaklarımla şimdi evdeyim. İnsan zor zamanlarda kıymeti daha iyi anlıyor, bu anlamda sosyal medya ya da telefonla beni merak eden ve yalnız bırakmayan herkese çok teşekkür ederim. İnsan dostları, arkadaşları, onu düşünen birileri olduğunu gördüğünde daha bir güçlü olabiliyor her şeye rağmen... 

Tabi beklentilerin karşılanmadığı da olabiliyor ki bu beklenti küçücük bir "Geçmiş olsun" mesajıyken, ne diyelim sağlık olsun... 

Sesine, tavrına taptığım bir başka hayatımda önemli yeri olan kadından bir parça seçtim... Parçada da söylediği gibi Zuhal Olcay'ın; beni benimle bırak giderken, başka bir şey istemem...


16 Şubat 2014 Pazar

Müzikte çokseslilik ve 123


Doğru eşleşmede ve doğru aranje edildiğinde insanda yarattığı haz bambaşka doğrusu; en azından ben resmen büyüleniyorum. Daha önce Jülide Özçelik, Leman Sam gibi isimlerin senfoni orkestrası eşliğinde performanslarını paylaşmıştım; bu da en az onlar kadar güzel. 

123 çok dinleyen bir insan değilim aslında ama bu performans bir ara loop'umda ciddi yer almıştı. Eski Tamburada ve Dandadadan grubu üyeleri Berke Can Özcan ve Feryin Kaya ile vokalde Dilara Sakpınar grubun temelini oluşturuyor. İlk bir araya geldiklerinde bir başka Tamburada ve Dandadadan eski üyesi Burak Irmak da klavyelerde eşilik ediyordu ancak daha sonra kendisi bu uzun birliktelikten ayrıldı. 

Bir duygu dünyasının müzisyenleri o dünyayı çok iyi resmediyorlar aslında... Bu parçada da yine bir tarafta bitememiş bir aşkın hikayesi yer alıyor.

I went in to a very dark cave
where i could see nothing
the bats were flying round my head
walked to the cold end
i crossed my fingers round my back
hoping to see the light
so i could feel something, again
you have captured a heart
and it will never be the same again
you have gotten my heart
so you will never be the same again... 



Pazar armağanı


Tabi bu armağan Jay-Z seven kişiler için daha çok... Bir de işin orkestra boyutu var ki; The Roots! Onların içerisinde olduğu bir performans daha paylaşacağım ki o da şahane!

Şahaneler ki bu performans da gerçekten şahane olmuş, unplugged ve scratch'ler bile beatbox olarak yer alıyor. 

Jay-Z'nin Che sweat-shirt'üne de saygılar ayrıca ki düşündüğümüzde Beyonce ile ABD'nin en çok para kazanan çifti bu ikili... 


Biraz çocuk, biraz adam, biraz hiçti


Sezen Aksu bestesi, Onno Tunç müzik ve aranjmanı... Tabi ki yine muhteşem!

Melankolik duyguları barındırsa da biraz umut da sunuyor. Aranjman yine şahane, bugünkülerden çooooook daha fazla hem de... Hele ki o yaylıların aranjmanda katkısı...

Bir çocuk gördüm uzaklarda
Biraz çocuk, biraz adam, biraz hiçti
Ellerinde yaşlı zaman demetleri
Daha önce denenmemiş yeni bir yol seçti