8 Nisan 2014 Salı

Şükrü Tunar



Daha önce de belirttiğim gibi yoğun alkol tüketen biriyken yaklaşık 1 senedir buna son verdim. Lakin dostlar rakının tadından ziyade adabı, efkarı, masası ve masasının frekansı bir başkaymış; insan özleyince daha da iyi anlıyor.

Bugün yine yüzleştim; varlığımız başlı başına çelişkili... Böyle olunca da insan "acaba yaşadığımız her şey boşa mı?" diye bile sorabiliyor kendine, sonrası malumu anıyor "rakı is the answer".

Şükrü Tunar Türkiye'nin gelmiş geçmiş en efsane virtüözlerinden biri ancak kendisi aslında çok çok büyük bir bestekar. Kendisini kaybedişimiz de bir o kadar üzücü; gazinoda Zeki Müren orkestrasında çalarken kalp krizinden hayatını yitirmiş 1962 yılında. O rakı sofrasında dinlediğimiz bir çok eser kendisinin bestesi, mesela akılma düşerek benim bu hallerimi pekiştirmeye zerk eden bir eserini paylaşıyorum.

Anısına bir albüm de yapılmış zamanın klarnet virtüözlerinden Serkan Çağrı tarafından, bu parça da o albümde yer alıyor.  

5 Nisan 2014 Cumartesi

Berkin Elvan için 26. Gün



Buralar sen gittikten sonra tam gaz nefret nidalarına, tüm insanlıktan çıkmışlığıyla devam ediyor çocuk... Senden de küçük, daha küçücük 3,5 yaşındaki Pamir kayboldu ve bedeni ölü bulundu. Bir takım insanlar, sana da aynısını yapanlar, yine tüm güvensizlikleri ve nefretleriyle ortaya çıktılar. 

Utanıyorum çocuk kendi adıma, insanlığın adına! Neyse sen ve Pamir huzur içinde uyuyun...

Pilli Bebek'ten çok sevdiğim bir Behzat Ç. müziği daha; Delilik...


Neler buldum ne kaybettim
Ne beklerdim hiç bilmezdim
İçine düştüğüm nefret
Biraz miras biraz alınteri
Her şeyden vaz geçiyor insan
Değişmiyor
Değişmiyor
Değişmiyor yalan dolan
Tuhaf rastlantılar tuhaf temaslar
Önüne geçemediğim bir deliliğe dönüşmüş
Almış başımı gidiyor

4 Nisan 2014 Cuma

Mevsimlerden Sepya


Bu aralar fena halde bu parçanın Crossing the Bridge versiyonuna tutuldum. Aranjman çok daha temiz, sade ve tonlar gerçekten muhteşem. Sezen Aksu'nun da vokali orijinaline göre çok daha iyi ve olgun bence.

Bu parçanın lezzeti yine muıhteşem 3'lüden geliyor aslında; sözler Aysel Gürel, müzik Arto Tunçboyacıyan, vokal tabi ki Sezen Aksu... Bu aranjman ise kime ait bulamadım ancak filmin ana karakteri olan ve bu versiyonda gitar çalan Alexander Hacke'ye ait olma olasılığı kuvvetli.


"Bugün cuma, ne yaptın arkadaş?!" derseniz de kusura bakmayın; beni tanıyanlar bilir, melankoli benim hamurumda var. :)

Bir eski resim duvarda
Belki Beti belki Pola
Markiz’de oturmuş sakin
Seyrediyor zamanı gözlerinde tozlarla


Günlerden güz mevsim sepya
Bir tüy kalemle çizilmiş bekler
Bir hayat daha olmalı der gibi
Kahverengi tonlarda uykularda


Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap
Bu şarkıyla gönlüm ne harap
Al al olmuş gül yanaklarınız
Bu mahçup nazlı bu eda bu hal


Bir mısra gibi ağzınız
Dillenmemiş dinlenmemiş bakire aşklarda


İstanbul hatırası,
Bir yerinde altın yaldızlı tarih ve yazı

3 Nisan 2014 Perşembe

Love is what the word was


Sade hayranlığımdan tekrar tekrar söz etmeme gerek yoktur diye düşünüyorum, havalı olmak kavramının tam karşılığı kendisi bence. Paylaşmak istediğim parçasını ise yeni tanıdım kendisinin, dinler dinlemez hemen listeme ekledim. 

Sözleri şu şekilde, biten bir ilişkinin ardından sitemkar mesajlar veren parçanın:


Love is what the word was

I saw a picture
How could you be so careless?
How could you have done that to us?

And I write this letter
Send it all back to you
And every word you said

In there every word, oh oh oh oh
How could you have done that to us?

You treated me like a stranger
And all the time I was loving you
All your slick moves they were once innocent moves

I wanted to look up to you
I really trusted you
And every word you said

I was loving you like a child, yeah
All the time you were smiling the same smile
I was loving you like a child, I really trusted you
Every word you said, every word you said

Love is what the word was


2 Nisan 2014 Çarşamba

Yalan da olsa...


Yaklaşık 1 ay önce bir çok önemli ismin bir araya gelmesiyle Ahmet Kaya anısına, onun şarkılarının cover'larından oluşan "Bir Eksiğiz" albümü çıktı. Albümde Bülent Ortaçgil, Mor ve Ötesi, Teoman, Yaşar Kurt gibi birçok isim yer aldı. Müzik eleştirmenleri ise bu albüme ciddi eleştirilerle geldiler; şahseneleştirilerine büyük ölçüde katılıyorum. 

Müzik anlamında kendi kulvarında açık ara bir isim Ahmet Kaya. Durum böyleyken cover yapmak gerçekten büyük cesaret işi, eleştiri anlamında risk oranı çok yüksek. Bu anlamda ben de Ahmet Kaya seven biri olarak hayal kırıklığı yaşadım ancak bir parçayı gerçekten çok beğendim. 

Cover'lardan benim beklentim parçaya kendi yorumunu her anlamda getirmek, sadece vokalle sınırlı kalmamak. Zuhal Olcay, taptığım kadın, bence bunu müthiş başarmış. 

Parçanın sözleri zaten şahane ki Söz&Müzik Ahmet Kaya'ya ait. Parçanın aslının da alışılagelmiş Kaya parçalarından farklı olduğunu söylemeliyim, dinlemenizi öneririm onu da.


Berkin Elvan için 23. gün



Tüm seçim karmaşasında Berkin'i unutur gibi olduk ama unutmamalıyız, mümkün olan her fırsatta gündeme getirerek kamuoyu yaratmalıyız. Ancak bu şekilde adalet tecelli edebilir bu hukuksuz ülkede.


Günlerdir yazmak için sayfayı açıyorum ancak ne içimden geliyor, ne de paylaşabilecek bir şey bulabiliyorum.

Bir Turgut Uyar şiirinin İrem Candar tarafından bestelenmiş Göğe Bakalım parçasını sizlerle paylaşmak istedim. Şiirin ismi Göğe Bakma Durağı aslında ve dizeleri aşağıdaki şekilde. 

Seni aldık kendimize ayırdık çocuk; durma kendini hatırlat, durma göğe bakalım...


İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi aferin Tanrı'ya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım.