20 Temmuz 2014 Pazar
Kekre Dünya
Metin Altıok, bu ülkenin önemli şairlerindendi ve ben kendisini geç tanıdım. Bunda belki de İşçi Partisi üyesi olması ve sürgün edilmesi de etken olmuştur.
Fazıl Say tarafından bestelenmiş şiirinde Dünya'nın kekreliğinden ve bundan kelli acıdan başka paylaşacak bir şey olmadığını söylüyor. Duygu dolu şairin yalın bir dil kullanmış olması da kendisine ayrıca hayran bırakıyor.
Altıok'u o bahsettiği kekreliğin bir dışa vurumu olan Sivas Katliamı'nda kaybettik; 2 Temmuz'da ağır yaralı çıkan şair 9 Temmuz'da belki de bu kekreliğe daha fazla dayanamayarak aramızdan ayrıldı.
Her gün insanlığın geldiği noktadan ve dünyadan daha çok nefret eden biri olarak; paylaşılacak tek şey olan acıyı paylaşıyorum ben de...
Huzur içinde yat Metin Altıok zira bu kötü kokuşmuş dünyada huzura pek yer kalmıyor.
12 Temmuz 2014 Cumartesi
İçim kıpırtısız,deniz kıpır kıpır...
7 Temmuz 2014 Pazartesi
Belki de sadece...
Yağmur
Çok sık konu olmuştur şarkılara; zira insandaki melankoliyi tetikler. Bize de yakın zamanda bir ara yüzünü gösterdi.
Melody Gardot da o melankoliyi kulaklarınızı büyüleyerek yeniden yorumluyor.
The rain the rain
Rain came down in sheets that night
And you and I stared out to the left and to the right
Rain came down in gusts seemed to laugh at us till daylight
The clouds the clouds
Clouds raced out across the autumn sky
And you and I fumbled for a way to say goodbye
Strangers weren't we scared to look into each other's eyes
Bir Başka Denizfeneri Hikayesi
Bu parçanın bendeki duygusu çok güzel ama aslında karışık; biraz melankolik, biraz huzurlu, biraz hüzünlü...
Patrick Watson hakkında ben de yeni bilgi sahibi oldum; pek bildiğim ve dinlediğim bir müzisyen değil. Sesinin çok karakteristik bir büyüsü olduğu kesin.
Won't you shine a little light
In your own backyard?
6 Temmuz 2014 Pazar
Arabesk ve Nalan
Seviyorum bu kadını; öyle de bir arabesk bir yanım var. O darbuka aranjmanı, elektro bağlamanın onunla uyumu... Sıkça da dinleriz dost meclisinde; anısı bile var bir abimizin... :)
Pazar hakkında daha önce de yazmıştım; başı sonu farklı bir gün pazar. İyi pazar akşamları; şimdiden sendromu göğüste iyi yumuşatmalar.
5 Temmuz 2014 Cumartesi
Dindi
Sinatra &Jobim ortaklığının muhteşemliğine dair daha önce paylaşımda bulunmuştum ancak bu en sevdiğim Jobim parçalarından ve Sinatra harika yorumluyor.
Şarkı bir aşk tarifi ve betimlemeler de şahane. Gönül isterdi ki bu ikiliyi bir de canlı dinleyebilseydim lakin olsun; onları şu anda bile dinleyebilmek inanılmaz bir şans bence.
Parçada en çok sevdiğim betimlemelerden biri de aynı zamanda parçanın giriş sözleri olan şu ifadeler:
Sky, so vast is the sky, with far away clouds just wandering by,
Where do they go? oh I don't know, don't know;
Wind that speaks to the leaves, telling stories that no one believes,
Stories of love belong to you and to me.
30 Haziran 2014 Pazartesi
Bilmenizi isterim ki...
Asla ama asla Berkin'i unutmuş değilim; sadece artık içimden, kalbimden amaca yönelik yani müzik üzerine paylaşımlarda bulunmak geldi ve bu kararı aldım.. Güvensizlik, ortalığın saçma sapan karışık bir halde olması gibi nedenler sonunda buna karar verdim. Yoksa unutursam kalbim değil kurumak, parça pinçik olsun!
ÖDTÜ öğrencileri mezuniyetlerinde aşağıdaki mesajı göndermiş, ne de iyi etmiş!
Sizleri de buna dair bilgilendirmek istedim...
29 Haziran 2014 Pazar
Yalnızlık Yelkenleri Gece Açılır
Aklıma bu parça düştü; sonra Gündüz Vassaf'ın benim gibi gece yaşayan insanları müthiş anlattığı yazısı geldi. Yazı Cehennem'e Övgü kitabından bir bölüm, ben de bir bölümünü sizlerle paylaşıyorum.
Nilüfer'i çok yazdım, kendisine sevgim ve sempatim neredeyse sonsuz. 87 senesine ait parça; yine müthiş bir yorum. Embed kodları hep kapalı olduğu için link paylaşmak durumunda kaldım. :(
http://youtu.be/2y4dbgguxkQ
İlgili bölümün tamamını okumak isteyenler içinse: Bknz.
Gün boyunca dikkatimizi, ışığın, renklerin, devinimin hizmetine sunarız. Neye dikkat edeceğimizi belirleyen, düzen güçleridir. Yeşil ve kırmızı ışıklar, karşıdan karşıya nasıl geçeceğimizi bile düzene koyar. Gündüzleri biz, yaşamın büyüsünün, kelebeğin çarpıcı renk ve biçim dokusunun gözlemcileriyiz olsa olsa. Gün boyunca dikkatimizi, gözlemin hizmetine sokarız. Gündüzleri uydusuyuzdur dışımızda olup bitenin. Gece, uyku zamanı olduğu gibi, düş görme zamanıdır da. Gördüklerimizi, işittiklerimizi, kokladıklarımızı ve düşündüklerimizi sınırlayan diller, formlar, davranış biçimleri ve algısal paradigmalar, kendine özgü bir biçimi ve dili olan düşlerin yapısına aykırıdır. Düşlerde renkler, görüntüler, insanlar, duygular ve düşünceler özgürce birbirine karışır ve benzersiz bileşimler yaratırlar. Öylesine özgürdür ki düşler, onları söze dökmekte güçlük çekeriz. İnsan zihnini gün boyunca biçimlendiren o katı yapılar düşlerimizi dillendirmeye yetmez, hatta engel olur. Uyuyamayan, uykusuzluk hastalığı çeken kişiler, karanlığın getirdiği sınırsız özgürlük ve gerçeklikle baş edemeyen kişilerdir aynı zamanda. Bu insanlar, gün boyunca, her şeyi izlemekle oyalanırlar. Oysa gece artık izlenecek bir şey yoktur. Sadece, yaşamın o belirgin sesi duyulur içten içe. Gündüzden soyutlanıp,kurtulmuş olan anlamsızlık, artık saklı değildir. Hayatta olma bilinci kendini daha güçlü bir şekilde hissettirir geceleri, ölümün varlığı da öyle. “Yaşamın anlamı” gece duyumsanır ve sorgulanır. Kimse bunu öğle yemeği sırasında tartışmaz. Yaşam, gecenin konusudur.
28 Haziran 2014 Cumartesi
Bir yıldız daha kaydı
Maalesef bugün, yaklaşık 8 saat önce düşen haberden öğrendik ki Bobby Womack hayata gözlerini yummuş. Muhteşem solo kariyerinin yanı sıra Aretha Franklin, George Benson, Janis Joplin gibi isimlere de gitarıyla eşlik etmiş bir isimdi kendisi. Müzik adına da hiç yılmadan üretmeye devam etti; en son Lana Del Ray düetiyle bile bir çok isme kendini tanıttı belki de...
Ben kendisini belki de bir çoğumuz gibi Jackie Brown filmine soundtrack olmuş o muhteşem hit parçası "Across 110th Street" tanıdım ancak kendisine çok sevdiğim ve Carpanters'la hit olmuş klasiği cover'ladığı performansıyla veda etmek isterim. Soul ve Funk müzik artık 1 kişi daha eksik maalesef...
Her şey için teşekkürler muhteşem insan!
27 Haziran 2014 Cuma
Tutunarak Geçirmeye Devam Ettiğimiz Yıllar
Geçen yıllar ve üzerine sahip olunan hissiyatı o kadar güzel anlatmış ki Simply Red... Kendilerini çok severim ki bunda grubun kurucusu ve vokalindeki Mick Hucknall'ın o müthiş sesi büyük etkendir.
Britanya (Manchester) orijinli grup benimle yaşıt olacaktı lakin 2009 yılında ayrılık kararı aldı. Bir Your Eyes parçaları vardır ki beni benden alır. Tabi daha bilindik parçalarından Sunrise da ayrı bir güzel.
26 Haziran 2014 Perşembe
MJ
Dün ölüm yıl dönümüydü kendisinin; geç de olsa anmadan geçmek olmaz. Star ötesi bir müzisyendi, saygımız sonsuz! Tabi bu başarıda Quincy Jones'un katkısını göz ardı edersek başka bir ayıba imza atmış oluruz.
En sevdiğim parçalarından biriyle anmak isterim kendisini; iyi ki vardı, iyi ki kulaklarımız onunla tanıştı. Parçada ise başka bir büyük insanın imzası var: "Stevie Wonder"ful.
23 Haziran 2014 Pazartesi
Daley
Kendisini Gorillaz Doncamatic parçasında tanımıştım; sesine duyar duymaz bayıldım desem yeridir. Çok karakteristik bir sesi var kendisinin ki bu da onu çok sevmenizi ya da hiç sevmemenizi sağlıyor aslında.
89 doğumlu ve yıldızı yeni yeni parlayan sanatçı Britinyalı, Manchester kökenli. Aynı zamanda besteci özelliğine de sahip; paylaştığım parçası da geçen sene yaptığı bir parçası. Parçanın girişinde Pharell şarkısı sananlarınız olursa şaşırmasın, zira Pharell'in desteğini de arkadaşı olarak almış Daley.
Ben kendisini sesiyle de imajıyla da biraz Cem Adrian'a benzetiyorum bu arada...
Şarkının sözleri de şahane; muhtemelen yazarı da kendisidir.
Sözler için bknz: Look Up
22 Haziran 2014 Pazar
Deniz Feneri Ailesi
Müzik hayatları 90 ve 2000 yılları arasında 10 sene süren grubu "Loving Every Minute" ve "High" isimli hitleriyle 90'ların ortasında tanımıştık. Lighthouse Family bugün hala aynı albümden birkaç hit parçasıyla nadiren yad ediliyor olsa da, tanıdıktan sonra çabuk unuttuklarımız arasından.
Ben de o hit parçalarından biriyle onları anmak isterim; zira bende iz bırakmışlıkları vardır. O hepimizin içinde bir yerlere bir şekilde olan uzaklara kaçıp gitme isteğini aşk dolu şekilde dile getiriyor Tunde Baiyewu...
16 Haziran 2014 Pazartesi
Şimdilik keyfini çıkar
Tortured Soul grubu parçasında böyle sesleniyor. Elektronik müzik pek sevmem ama dinlersem de tercihim house olur. Onların yaklaşımları da bu anlamda çok şey ifade ediyor. Kendi sitelerinde kendilerini aşağıdaki şekilde tanımlayan Brooklyn çıkışlı bu muhteşem 3'lü, Soulful House diyebileceğimiz tarzda yeteneklerini bizimle paylaşmaktan sakınmıyor.
International live touring act, Tortured Soul, is living proof that modern EDM can be freed from the DJ booth and fused with the classic styles of Prince, Heatwave and Kool & The Gang.
Dönersek, müziğe...
11 Mayıs 2014 Pazar
Huzur İçinde Uyu Bobby
Bugünden tam 33 yıl önce yani 81 senesinde dünya çok önemli bir insanı daha yolcu etti. O kişi ki adeta kendisinin dostlarıyla öncülük ettiği müzik akımıyla insanlığa bir çok önemli mesajlar vermiş bir ozandı adeta. Küçük bir adadan kitleleri arkasına sürükleyerek dünyanın belki de en güzel çağlarından birini yaşamasına önemli ölçüde neden olmuş o insan; Robert Nesta Bobby Marley.
Onu çok sevdiğim bir parçasının kendi evlatları; Stephen (ki benim favorimdir) ve Damian tarafından yorumlanmış Pimpa's Paradise parçasıyla yad edelim. Onu gerçekten canlı dinlemeyi ve onun yaşanmışlıklarına uzaktan da olsa tanıklık etmeyi çok isterdim.
10 Mayıs 2014 Cumartesi
Ardından Artık Üzgün Sesler
Bu topraklar hatta Dünya bugün bir virtüözünü kaybetti; Selim Sesler henüz 47 yaşında uzun zamandır sürdürdüğü mücadelesini kaybetti ve kalp yetmezliği sebebiyle aramızdan ayrıldı. Güçlü bir kalbi vardı aslında; bize üflediği o güçlü duygulardan bunu anlıyorduk lakin hayat denen meret biraz da böyle maalesef, sizi güçlü yerinizden vurarak bir anda alıp götürebiliyor.
Sesine, yüreğine, emeğine ve bize verdiklerine sonsuz minnetarız Selim Baba; arkandan bize parçanın ismi gibi gözyaşı dökmek düşer.
Huzur içinde uyu üstat...
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Gordon Matthew Thomas Sumner
Bildiğimiz adıyla Sting... Bu ismi eski bir grup arkadaşı, bir konserinde siyah&sarı çizgili bir şey giymesi üzerine bal arısı benzetmesiyle vermiş. Nadir de olsa kendisini sevmeyenlere rastladım ancak ben daha önce de bir kaç kez belirttiğim gibi kendisinin hayranıyım.
Bir de muhteşem yazılmış bir standart olan
"My one and only love" parçasını, Nicholas Cage'in
baş rolünü oynadığı "Leaving Las Vegas" filmi için seslendirmiş, ki ben bugün öğrendim, pek şahane olmuş!
Herkesin bu hayatta parçanın tarif ettiği benzersiz aşk duygusunu tatmasını dilerim, biraz ütopik olsa da... :)
Buyurunuz...
Melankolik Huzur
Enteresan bir durum hem hüznü hem de onunla birlikte gelen huzuru yaşamak; Mazzy Star 90'ların ortasında bu parçasıyla sanırım tüm Dünya'ya bu duygu karmaşasını yaşattı.
Son günlerde tekrar karşıma çıktı bu parça ve tutuldum. Bazen yolda yürürken dinlediğiniz parçalar size kendinizi bir film karesindeymişsiniz gibi hissettirir, en azından bana sık sık oluyor bu, işte bu parça tam da o mizansenin tetikleyicisi. Yolda yürürken dinlemenizi mutlaka ama mutlaka öneririm. Parçasının kendisi bir servüven olduğundan olsa gerek bu durum da...
Parçanın temel büyüsü de eski bir Smiths üyesi olan vokalist ablamız Hope Sandoval'ın muhteşem vokalinden geliyor. Ah şu güzel sesli kadınlar ah!
6 Mayıs 2014 Salı
Berkin Elvan için 57. gün
Bir çoğumuz Berkin'i unuttu belki ama ben unutmadım, unutmayacağım da... Hayatımda çok önemli kırılma noktalarından biridir Berkin; daha önce de belirttiğim gibi her şeyden ayrı koyduğum bir olay.
Kaldı ki böyle bir günde nasıl unutulur? Bugün Türkiye'nin o benzersiz leşlikteki tarihinin bir başka dönüm noktası çünkü... Bugün dar ağacında 3 fidana göz kırpmadan kıyıldığı günün yıl dönümü çünkü.
Mehmet Ali Uğurlu ismindeki vatandaşımızda bugün dünyaya gelmiş olan çocuğuna Berkin Mahir ismini layık görmüş, kendisine helal olsun demek istiyorum. Sembolik de olsa unutulmaması gereken insanları hatırlatmak için önemli bir adım bu bence.
Çokça dile getirdiğimiz gibi; insanlık dışı sebeplerle öldürülen Deniz'leri, Mahir'leri, Hüseyin'leri, Erdal'ları, Hrant'ları, Berkin'leri ve çok yazıktır ki daha nicelerini unutursak gerçekten ama gerçekten kalbimiz kurusun! Buna sebep olanlar varsın utanmasın, ben onların yerine bu topraklarda her soluduğum gün yerin dibine giriyorum zaten.
Ayrıca bu kadarı yetmezmiş gibi her gün utancına utanç katmaya devam ediyor bu ülke; tüm utanmazlığı ve yüzsüzlüğüyle...
Albert Camus şöyle demiş: "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın."
Sen yine de hoş geldin Berkin Mahir, inanıyorum ki senin için bir şeyler bu topraklarda değişecektir. Ve tekrar teşekkürler Mehmet Ali Uğurlu!
5 Mayıs 2014 Pazartesi
70'ler
Bir zamandır hiç paylaşım yapmadım lakin en kısa zamanda tekrar paylaşımlarımla burada olacağım.
Bu süreçte aklıma düşenleri paylaşmak bir şekilde içimden gelmedi diyelim ama belirttiğim gibi asla burayı sallamış değilim.
Arada boş geçen zamanın telafisi olarak da biraz eskilere gidelim isterim, buyrunuz.
Her zaman en özgürlükçü ve bilinçli dönem olan 70'ler!
8 Nisan 2014 Salı
Şükrü Tunar
Daha önce de belirttiğim gibi yoğun alkol tüketen biriyken yaklaşık 1 senedir buna son verdim. Lakin dostlar rakının tadından ziyade adabı, efkarı, masası ve masasının frekansı bir başkaymış; insan özleyince daha da iyi anlıyor.
Bugün yine yüzleştim; varlığımız başlı başına çelişkili... Böyle olunca da insan "acaba yaşadığımız her şey boşa mı?" diye bile sorabiliyor kendine, sonrası malumu anıyor "rakı is the answer".
Şükrü Tunar Türkiye'nin gelmiş geçmiş en efsane virtüözlerinden biri ancak kendisi aslında çok çok büyük bir bestekar. Kendisini kaybedişimiz de bir o kadar üzücü; gazinoda Zeki Müren orkestrasında çalarken kalp krizinden hayatını yitirmiş 1962 yılında. O rakı sofrasında dinlediğimiz bir çok eser kendisinin bestesi, mesela akılma düşerek benim bu hallerimi pekiştirmeye zerk eden bir eserini paylaşıyorum.
Anısına bir albüm de yapılmış zamanın klarnet virtüözlerinden Serkan Çağrı tarafından, bu parça da o albümde yer alıyor.
5 Nisan 2014 Cumartesi
Berkin Elvan için 26. Gün
Buralar sen gittikten sonra tam gaz nefret nidalarına, tüm insanlıktan çıkmışlığıyla devam ediyor çocuk... Senden de küçük, daha küçücük 3,5 yaşındaki Pamir kayboldu ve bedeni ölü bulundu. Bir takım insanlar, sana da aynısını yapanlar, yine tüm güvensizlikleri ve nefretleriyle ortaya çıktılar.
Utanıyorum çocuk kendi adıma, insanlığın adına! Neyse sen ve Pamir huzur içinde uyuyun...
Pilli Bebek'ten çok sevdiğim bir Behzat Ç. müziği daha; Delilik...
Neler buldum ne kaybettim
Ne beklerdim hiç bilmezdim
İçine düştüğüm nefret
Biraz miras biraz alınteri
Ne beklerdim hiç bilmezdim
İçine düştüğüm nefret
Biraz miras biraz alınteri
Her şeyden vaz geçiyor insan
Değişmiyor
Değişmiyor
Değişmiyor yalan dolan
Tuhaf rastlantılar tuhaf temaslar
Önüne geçemediğim bir deliliğe dönüşmüş
Almış başımı gidiyor
Değişmiyor
Değişmiyor
Değişmiyor yalan dolan
Tuhaf rastlantılar tuhaf temaslar
Önüne geçemediğim bir deliliğe dönüşmüş
Almış başımı gidiyor
4 Nisan 2014 Cuma
Mevsimlerden Sepya
Bu aralar fena halde bu parçanın Crossing the Bridge versiyonuna tutuldum. Aranjman çok daha temiz, sade ve tonlar gerçekten muhteşem. Sezen Aksu'nun da vokali orijinaline göre çok daha iyi ve olgun bence.
Bu parçanın lezzeti yine muıhteşem 3'lüden geliyor aslında; sözler Aysel Gürel, müzik Arto Tunçboyacıyan, vokal tabi ki Sezen Aksu... Bu aranjman ise kime ait bulamadım ancak filmin ana karakteri olan ve bu versiyonda gitar çalan Alexander Hacke'ye ait olma olasılığı kuvvetli.
"Bugün cuma, ne yaptın arkadaş?!" derseniz de kusura bakmayın; beni tanıyanlar bilir, melankoli benim hamurumda var. :)
Bir eski resim duvarda
Belki Beti belki Pola
Markiz’de oturmuş sakin
Seyrediyor zamanı gözlerinde tozlarla
Belki Beti belki Pola
Markiz’de oturmuş sakin
Seyrediyor zamanı gözlerinde tozlarla
Günlerden güz mevsim sepya
Bir tüy kalemle çizilmiş bekler
Bir hayat daha olmalı der gibi
Kahverengi tonlarda uykularda
Bir tüy kalemle çizilmiş bekler
Bir hayat daha olmalı der gibi
Kahverengi tonlarda uykularda
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap
Bu şarkıyla gönlüm ne harap
Al al olmuş gül yanaklarınız
Bu mahçup nazlı bu eda bu hal
Bir mısra gibi ağzınız
Dillenmemiş dinlenmemiş bakire aşklarda
Bu şarkıyla gönlüm ne harap
Al al olmuş gül yanaklarınız
Bu mahçup nazlı bu eda bu hal
Bir mısra gibi ağzınız
Dillenmemiş dinlenmemiş bakire aşklarda
İstanbul hatırası,
Bir yerinde altın yaldızlı tarih ve yazı
Bir yerinde altın yaldızlı tarih ve yazı
3 Nisan 2014 Perşembe
Love is what the word was
Sade hayranlığımdan tekrar tekrar söz etmeme gerek yoktur diye düşünüyorum, havalı olmak kavramının tam karşılığı kendisi bence. Paylaşmak istediğim parçasını ise yeni tanıdım kendisinin, dinler dinlemez hemen listeme ekledim.
Sözleri şu şekilde, biten bir ilişkinin ardından sitemkar mesajlar veren parçanın:
Love is what the word was
I saw a picture
How could you be so careless?
How could you have done that to us?
How could you be so careless?
How could you have done that to us?
And I write this letter
Send it all back to you
And every word you said
Send it all back to you
And every word you said
In there every word, oh oh oh oh
How could you have done that to us?
How could you have done that to us?
You treated me like a stranger
And all the time I was loving you
All your slick moves they were once innocent moves
And all the time I was loving you
All your slick moves they were once innocent moves
I wanted to look up to you
I really trusted you
And every word you said
I really trusted you
And every word you said
I was loving you like a child, yeah
All the time you were smiling the same smile
I was loving you like a child, I really trusted you
I was loving you like a child, I really trusted you
Every word you said, every word you said
Love is what the word was
2 Nisan 2014 Çarşamba
Yalan da olsa...
Yaklaşık 1 ay önce bir çok önemli ismin bir araya gelmesiyle Ahmet Kaya anısına, onun şarkılarının cover'larından oluşan "Bir Eksiğiz" albümü çıktı. Albümde Bülent Ortaçgil, Mor ve Ötesi, Teoman, Yaşar Kurt gibi birçok isim yer aldı. Müzik eleştirmenleri ise bu albüme ciddi eleştirilerle geldiler; şahseneleştirilerine büyük ölçüde katılıyorum.
Müzik anlamında kendi kulvarında açık ara bir isim Ahmet Kaya. Durum böyleyken cover yapmak gerçekten büyük cesaret işi, eleştiri anlamında risk oranı çok yüksek. Bu anlamda ben de Ahmet Kaya seven biri olarak hayal kırıklığı yaşadım ancak bir parçayı gerçekten çok beğendim.
Cover'lardan benim beklentim parçaya kendi yorumunu her anlamda getirmek, sadece vokalle sınırlı kalmamak. Zuhal Olcay, taptığım kadın, bence bunu müthiş başarmış.
Parçanın sözleri zaten şahane ki Söz&Müzik Ahmet Kaya'ya ait. Parçanın aslının da alışılagelmiş Kaya parçalarından farklı olduğunu söylemeliyim, dinlemenizi öneririm onu da.
Berkin Elvan için 23. gün
Tüm seçim karmaşasında Berkin'i unutur gibi olduk ama unutmamalıyız, mümkün olan her fırsatta gündeme getirerek kamuoyu yaratmalıyız. Ancak bu şekilde adalet tecelli edebilir bu hukuksuz ülkede.
Günlerdir yazmak için sayfayı açıyorum ancak ne içimden geliyor, ne de paylaşabilecek bir şey bulabiliyorum.
Bir Turgut Uyar şiirinin İrem Candar tarafından bestelenmiş Göğe Bakalım parçasını sizlerle paylaşmak istedim. Şiirin ismi Göğe Bakma Durağı aslında ve dizeleri aşağıdaki şekilde.
Seni aldık kendimize ayırdık çocuk; durma kendini hatırlat, durma göğe bakalım...
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi aferin Tanrı'ya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım.
27 Mart 2014 Perşembe
Berkin Elvan için 17. gün
25 Mart 2014 Salı
Berkin Elvan için 15. gün
6 gündür yazmadım, paylaşmadım hiç... İçimden gelmedi açıkçası, sebepli sebepsiz...
Berkin için 2 sürpriz görgü tanıdığı çıktı ve şu anda şüpheli polislerin resimlerinin olduğu söylentisi var. Günler daha net gösterecek her şeyi.
Tabi gönlümüzden geçen başta en baştaki sorumlu malum kişinin de dahil olacağı şekilde tüm sorumluların cezalandırılması, ama bu ülke için bu sanırım çok fazla umutla uçmak demek; hele ki bugünlerde...
Bir diğer taraftan ülke akıllanmak yerine iyice tımarhaneye döndü; bugün de 10 yaşında bir çocuğumuzun Diyarbakır Silvan'da bir HDP mitinginde polis müdahalesi esnasında gaz kapsülüyle ağır yaraladığını öğrendik. Mehmet'in şu anda hayati tehlikesi devam ediyor.
Şahsen benim artık yüreğim bitti, tükendi. Bu topraklarda bugün çocuklar ölüyorsa, hepimizin eli maalesef artık kana bulanmış demektir.
Şu sıralar hissiyatımı en iyi yansıtan bir Erkan Oğur parçası paylaşmak istedim. Parçanın sözleri bir diğer büyük üstat Fikret Kızılok'a ait. Şöyle diyor...
Bir sevdayım candan içre
Akar gider katre katre
Gece gündüz dolup boşluktan
Akar gider katre katre
Gece gündüz dolup boşluktan
Biraz susuz, biraz yorgun
Tende sıkkın, düşten sıkkın
Kuş misali boşlukta, bilinmez
Tende sıkkın, düşten sıkkın
Kuş misali boşlukta, bilinmez
Ne lokmandadır, ne de sende
Ne sazlardadır, ne de sözde
Ne göklerdedir, ne de çöllerde of
Ne neylerdedir, ne meyhanede of of
Ne sazlardadır, ne de sözde
Ne göklerdedir, ne de çöllerde of
Ne neylerdedir, ne meyhanede of of
O sonsuzdan bu sonsuza
Misafirim ben misafir
Kiminleyim, kimim bilinmez
Misafirim ben misafir
Kiminleyim, kimim bilinmez
Hayat bildik biz bu tadı
Dünyaya geldik geleli
Pervaneyiz biz, bilinmez
Dünyaya geldik geleli
Pervaneyiz biz, bilinmez
19 Mart 2014 Çarşamba
Berkin için 9. gün
Biz seni ve Ali İsmail'i, Ethem'i, Mehmet'i, Abdullah'ı, Mustafa'yı, İrfan'ı, Medeni'yi hiç tanımadık çocuk ama hepinizi çok sevdik, tüm kalbimizle... Çünkü biliyoruz ki Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey...
Hala katillere dair somut bir gelişme yok çocuk... Bu da yetmezmiş gibi İzmir Çiğli'de Milli Eğitim Bakanlığı senin için yapılan eylemlere katılanları tehdit ediyor falan... Sevgiden nasibini almamış bunlar çocuk ama sen boşver, abilerinle huzur içinde uyu...
18 Mart 2014 Salı
Görsen bir türlü, görmesen bir türlü
John Mayer çok önemli bir müzisyen, çok çok önemli bir gitarist. Daha önce de kendisinden paylaşımlarım olmuştu ancak bu aralar bu parçasını çok sık dinler oldum.
Her biten ilişkinin sorunsalıdır "O"nu görmek ya da görmemek. Rasyonel olarak görmemeniz gerektiğini bildiğiniz halde görmek istersiniz, kendinize engel olamazsınız. Mayer bu şarkıda bu ikilemi, "O"nu görmemek için bir şehirden vazgeçme noktasında ele almış.
Kendisinin Nokia Theatre'da olan Trio konserinin tamamını herkese şiddetle öneriyorum, bu performansta "Where the Light Is" isimli albüm lansmanı olan o performanstan.
Şöyle diyor John Mayer parçada:
I'm gonna steer clear // Uzak duracağım
Id burn up in your atmosphere // Yoksa senin atmosferinde yanıp kül olabilirim.
I'm gonna steer clear // Uzak duracağım
Cause I'd die if I saw you // Çünkü seni görürsem ölebilirim
I'd die if I didn't see you there // Seni orada göremezsem de ölebilirim
So I don't think I'm gonna go to LA anymore // Bundan dolayı Los Angeles'a artık gideceğimi düşünmüyorum.
Berkin için 8. gün
İki gün daha aynı şekilde, saçma konular ve seçim tartışmalarıyla geçti.
Bugün aynı zamanda Ali İsmail Korkmaz'ın da doğum günü, o da gencecik yaşta devlet terörüne kurban verdiğimiz bir başka kıymetli gencimiz.
Adaletin tecelli ettiğini gördüğümüz günler diliyoruz, o zaman bizim için buruk da olsa bir kutlamadan belki söz edilebilir.
Marvin Gaye seneler önce dünyaya aşağıdaki şekilde "Neler oluyor?" diye manidar bir şekilde sormuştu ve çözümü de sunmuştu. Ancak maalesef bugün için de değişen bir durum yok!
Mother, mother // Anne, anne...
There's too many of you crying // Sizin gibi çok ağlayan var.
Brother, brother, brother // Kardeş, kardeş, kardeş...
There's far too many of you dying // Sizin gibi ölen çok var.
You know we've got to find a way // Bir çözüm bulmamız gerektiğini biliyorsunuz
To bring some lovin' here today, yeah // Bugün buraya sevgi getirelim
There's too many of you crying // Sizin gibi çok ağlayan var.
Brother, brother, brother // Kardeş, kardeş, kardeş...
There's far too many of you dying // Sizin gibi ölen çok var.
You know we've got to find a way // Bir çözüm bulmamız gerektiğini biliyorsunuz
To bring some lovin' here today, yeah // Bugün buraya sevgi getirelim
Father, father // Baba, baba...
We don't need to escalate // Daha çok kızışmaya ihtiyacımız yok
You see, war is not the answer // Görüyorsunuz, savaş cevap değil
For only love can conquer hate // Ancak sevgi nefretin üstesinden gelebilir
You know we've got to find a way // Bir çözüm bulmamız gerektiğini biliyorsunuz
To bring some lovin' here today // Bugün buraya sevgi getirelim
We don't need to escalate // Daha çok kızışmaya ihtiyacımız yok
You see, war is not the answer // Görüyorsunuz, savaş cevap değil
For only love can conquer hate // Ancak sevgi nefretin üstesinden gelebilir
You know we've got to find a way // Bir çözüm bulmamız gerektiğini biliyorsunuz
To bring some lovin' here today // Bugün buraya sevgi getirelim
16 Mart 2014 Pazar
Berkin için 6. gün
15 Mart 2014 Cumartesi
İşler eskisi gibi değil, yalan yok!
Rahmetli Bob Marley seneler önce bu efsane dizeleri yazmıştı, her dinlediğimde tekrar daima hakikatin peşinden gitmem gerektiği tekrar hatırlarım.
Bir de işler iyi gitmediğinde hepimiz eskiyi özler, onu ararız. Çoğumuz için de bu çocukluk ya da ergenlik dönemidir.
Neyse biz üstadın da söylediği gibi gerçekle yüzleşmeye çalışalım ve bundan vazgeçmeyelim en iyisi...
Things are not the way they used to be,
I won't tell no lie;
One and all have to face reality now.
'Though I've tried to find the answer to all the questions they ask.
'Though I know it's impossible to go livin' through the past -
Don't tell no lie.
Berkin için 5. gün
Bugün de 5. günü arkamızda bırakıyoruz, hala somut bir gelişme yok Berkin'in katillerine dair...
Bugün ayrıca aynı zihniyetin Sivas Katliamı'nda aramızdan aldığı şair Metin Altıok'un da doğum günü; kendisinin bir şiiri üzerinden bestelenmiş muhteşem bir eseri paylaşıyorum. Normalde Sezen Aksu seslendiriyor ancak ben Sebahat Akkiraz&Erkan Oğur ikilisinin versiyonunu günün anlam ve önemine daha uygun buldum doğrusu.
Sen huzur içinde uyu çocuk, siz de Metin Altıok ve niceleri; gün olacak, devran dönecek ve bunların hepsinin hesabı sorulacak! Tarih bizi umutsuzluğa zerk etmiş olabilir ancak sonuna kadar elimizden geleni yapacağız.
Acı düştü peşimize...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)